Haber

Antep’ten İzmir’e depremzede: Ne yeniden hayat kurulur, ne de geri dönülür.

Emirhan Durmaz

İZMİR – Maraş’ta 11 ili ve yaklaşık 13,5 milyon kişiyi etkileyen 6 Şubat depremlerinin ardından afet bölgelerinden depremzede göçünün 2 milyona yaklaştığı belirtiliyor. Depremin ardından İzmir en çok göç alan illerden biri oldu. Depremden bir hafta sonra Antep’ten İzmir’deki akrabalarının yanına gelen Ebru ile yaşadıklarını ve İzmir’de yeniden hayat kurma çabalarını konuştuk.

‘DOĞDUĞUMUZ BÜYÜDÜĞÜMÜZ ŞEHİRDE HİSSEDİYORUZ’

Antep’in merkez ilçelerinden Şehitkamil’de ikamet ettiğini belirten 35 yaşındaki Ebru, “Oturduğumuz yer çok hareketli bir alandı. Aslında o kalabalığın içinde başınıza bir şey gelmeyeceğini düşünürsünüz. Ancak depremden sonra şehir ölü bir şehre dönüştü. Kimse yoktu, elektrik yoktu ve her yer karanlıktı. Doğup büyüdüğümüz yerde kendimizi yalnız hissettik. Flaşlı arabaya hasret kaldık, önümden geçsin de göreyim istedim. Polisi görmek istedim, AFAD’ı görmek istedim, yeter ki birileri var demek istedik.”

“Üç gün bir dilim ekmek bile yemedik”

Üçüncü gün açık bir kafeterya ile karşılaştıklarını kaydeden Ebru, “Üç gün sonra bir dilim ekmek aldık. Allah razı olsun bir kafe sahibi kendi imkanlarıyla yediği tost dilimlerinin üzerine çikolata ve reçel sürdü. Yetkilileri arayıp yardım istedi, “Korkarım bir dilim ekmek için izdiham çıkacak” dedi ama hiçbir şey tesadüfen olmadı. Biz bulana kadar su yoktu, ısıtacak bir şey yoktu, yiyecek bir şey yoktu. Üstelik 4 yaşındaki çocuğumuza da hakkımızı verdik. Ramazan geldi oruç tutuluyor şu an oruçta iftar var bizde yoktu tam üç gün…” şeklinde konuştu.

Ebru, kulaktan dolma mesajlar aldıklarını belirterek, “Bu tesisin açık olduğuna dair mesajlar aldık, buraya gidebilirsiniz. Gidiyoruz bırakın konaklamayı, oturacak yer bile yok. Tuvalete gelenler gidemiyor, yer almasınlar diye. Sınırlı sayıda su geliyor, 8-10 kişi aynı anda şişeden su içiyordu” dedi.

‘ÇADIR YOKTU, ALTINCI GÜN YEMEK GELİYOR’

AFAD’ın erzak dağıtımının 6. gününde olduğunu belirten Ebru, “Ben ve yakınlarım konteynır şöyle dursun çadır gibi bir şey görmedik. Bırakın battaniye istedik beşinci gün geldi vermediler. Orada istiflenmiş kamyonda olduğunu söylediler ama bunlar başka yere gidecek. Altıncı gün yarım bardak mercimek çorbası dağıttılar. Bir süre sonra o da bitti ve bulunduğumuz yerde sadece dilim ekmek dağıtıldı.”

“İNSANLAR EMRE APARTMANININ YAKINTISINI ELLERİNLE KAZIYORDU”

Panik atağa rağmen çevresinde olup bitenleri görmek istediğini ve eşini ikna edip çevreyi gözlemlediklerini anlatan Ebru, “Sosyal medyada görüyorduk ama ortaya koyamadık. devlet Bakın bunu duyduğuma göre söylemiyorum ama gidip görmüş biri olarak lütfen dikkat edin.Dördüncü gün Emre Apartmanı önünde sadece namaz kılan bir teyze vardı ve insanlar Elleriyle enkaz kazıyorlar. Rabbim şahidim ki ne arama kurtarma ekibi ne de başka bir şey… 4-5 tane trafik polisi görebildik ama ne yapsınlar” dedi.

‘ŞEHİRDEN UMUTLARIMIZI GERİDE BIRAKIP İZMİR’E GELDİK’

Depremden bir hafta sonra İzmir’deki yakınlarının yanına gelebildiklerini kaydeden Ebru, “Buraya geldiğimde depremzede olduğumu anladım. Ayağımda terlik, yardım kutularından verilen pijama ve ablamın montuyla dışarı çıktım. İlk defa ‘geçmiş olsun, bir ihtiyacınız var mı’ gibi şeyler burada söylendi” şeklinde konuştu.

Geldiği ablasının eşinin iflas ettiğini sözlerine ekleyen Ebru, “Bizim bir kuruşumuz yok onların da yok. Kaymakamlığa gitmemiz gerekiyordu ama otobüse verecek paramız bile yoktu. Sosyal yardımlarımızı aradık ve kaydettik. Neyse ki Buca Kaymakamlığı bir miktar maddi yardımda bulundu. Devlet de hesabımıza 10 bin lira gönderdi. Ama burada nasıl kalacağız, bundan sonra ne olacak” dedi.

‘BU ŞARTLARDA NASIL YENİDEN BİR HAYAT KURABİLİRİZ’

Geçim sıkıntısı çeken Ebru, “İzmir Belediyesi tarafından Bir Kira Bir Ev kampanyası gerçekleştirildi. Umutla başvurduk ve sonucu bekliyoruz. Yoksa burada nasıl kalacağız, işimize devam edemeyiz ve bulduğumuz en uygun kiralık ev 6 bin lira. Bunu karşılamak mümkün değil” dedi.

Dört aile ile İzmir’e geldiklerini belirten Ebru, “Ablalarımla birlikte kalıyoruz. Banyo ve tuvalete sırayla gidiyoruz. AFAD’ı arayıp kalacak yer istedik ve şu an yerimiz yok cevabını aldık. İzmir’e nasıl tutunacağız, nasıl döneceğiz bilmiyoruz. Belirsizlik ve boşluk içindeyiz.”

‘ANTEP’TE KİRALAR 5-10 BİN LİRA ARTTI’

Eşinin Antep’te müzisyen olduğunu ve müzik yasağının devam ettiğini belirten Ebru, “Pandemiden beri bu duruma alıştık. Pandemi, hastalıkla birlikte ilk olarak müzik yasağıyla bizi vurdu. İşler iyi giderken bile taban fiyatın bir tık üzerinde kazanabiliyorduk. İlanlara girdiğinizde Antep’te kiraların 5-10 bin lira arttığını görebilirsiniz. 9 bin lira kazanıp 3 bin liralık konuta nasıl 8-10 bin lira kira veririz, bu mümkün değil. Valilik hafif veya orta hasarlı evlere girilebileceğini söyledi ama rafları, mobilyaları, duvarları üzerimizde olan evimize nasıl gireceğiz? Baktığımızda bu travmayı nasıl hatırlayabiliriz?

‘KÜÇÜK BİR ÜLKE TOPLANAN PARALARLA GÖRÜNÜYOR’

İnsanlara yüksekten bir şeyler fırlatmanın uygun olmadığını belirten Ebru, “Deprem mağdurları dilenci muamelesi görmemeli. 6 Şubat’tan önce her şeyimiz vardı. Onu bu duruma sokmamak devletin elindeydi. Siz bekleyeceksiniz, bizim yapacağımız gibi dikte cümleleri değil, şefkat görmek istiyoruz. Yaşadığımıza şükrediyoruz ama böyle mi olmalı? İnsanlar kalacak yer bulamıyor, yiyecek içecek bulamıyor, çadırlarını su basıyor, köylüler hayvanlarını bırakıp gidemiyor. Bırakalım her şeyi, hadi devlet ulaştı diyelim, çadırkentler kuruldu diyelim… Çadırda kim yaşamak ister? Toplanan çok parayla küçücük bir ülkeye bakılır. 11 şehre bakamıyor musunuz? Bir an önce harekete geçmeleri gerekiyor” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu